İnsan sosyal bir varlık. Benlik algımız bir diğerinin varlığıyla oluştuğu gibi, bir diğeri olduğunda da daha etkin şekilde öğrenip gelişiyoruz.

 

İnsan beyni nasıl öğrenir sorusuna cevap arayan, görece daha modern öğrenme teorileri de bunu bu çerçeveden açıklıyor. Öğrenme süreçlerini yoğunlukla bilişsel yollardan ele alan yaklaşımlardan, zaman içinde sosyal kapasitemizi de dahil eden “sosyal yapılandırmacı” yaklaşımlarla öğrenme sürecini daha doğru anlamaya başladık. Bilgiyi ve bize has manayı, sosyal etkileşimler içindeki deneyimlerimiz aracılığıyla inşa ettiğimizi, 1960’lardan itibaren Vygotsky’nin çalışmalarında görüyoruz.

 

Bu bilgi ışığında herhangi bir öğrenme ortamında sosyal öğrenmeyi nasıl devreye alacağımıza dair birkaç ipucuna göz atmak iyi olabilir.

 

Topluluk öğrenmesi ve kültürü ile başlamak
Hangi yaş grubu olursa olsun, eğitim ortamına girdiğimizde birlikte fonksiyon sağlayacak bir öğrenme topluluğuyuzdur. Bunun için değerlerimiz, prensiplerimiz, toplulukça kabul ettiğimiz davranış biçimleri üzerinde konuşmak ve bunlar üzerinde hemfikir olmak iyi bir başlangıç olabilir. Birlikte nasıl öğreniriz, birlikte nasıl çalışırız, birbirimize nasıl öğrenme desteği sağlarız hangi araçları kullanırız sorularının cevapları hep birlikte inşa edilir.

 

Öğrenme döngüsü boyunca anlamlı karşılaşmalar yaratmak 
Önce kısa bir giriş. Öğrenme bir döngü: (1) Beyin önce motive olmak ister. Neden buradayım ve bunu neden öğreniyorum sorusu en ilkel beynimizin sorduğu sorudur. Hızla ve anlamlı şekilde cevaplanmak ister.

 

İkna olursa, (2) şimdi hangi bilgiler benim için önemli sorusunu sorar. En kilit bilgiler mantıklı ve organize edilmiş bir akışta, farklı duyulara hitap edecek ve sağ-sol beyni aktive edecek şekilde aktarılır.

 

Sonra, (3) öğrenen bu bilgiyi nasıl kullanacağının tatbikatını yapmak, test etmek ister.
(4) Ve bu deneyimle birlikte yepyeni ortamlarda bu bilgiyi ihtiyacı olduğu kadarıyla kullanmak ister. Bunun için öğrenen kişiye fırsatlar yaratırız. Onlar da bilgiyi uygulamaya dönüştürmek için yaratıcılıklarını bu aşamada kullanmış olur.

 

Bu 4 aşamalı döngünün neresinde fiziken veya online karşılaşmalar yapalım? 2. adımdaki bilgi alma aşaması dijital platformlar ve araçlar yoluyla artık daha verimli şekilde yapılabiliyor. Özellikle 3. aşamada gerekli olan bilginin pratiği ve derinlemesine anlam inşası için bir araya gelmek sosyal öğrenme için iyi bir fırsat. Deneme-yanılma yaparken soru sorup cevap alabilmek ve diğerleriyle birlikte deneysel öğrenme için uygun bir zamanlama.

 

Destek mekanizmaları oluşturmak
Bilgiyi aldım, duydum, izledim yetmiyor. “Zone of proximal development” dediğimiz yerde, o konuda bizden daha tecrübeli, daha bilgili olan kişinin desteği ve yönlendirmesiyle daha çok gelişiyoruz. Farklı yaş grupları ve eğitim programları için farklı destek mekanizmaları tasarlanabilir. Ofis saatleri veya mentor / koç gibi gelişime daha bireysel kanaldan destek veren roller konumlanabilir. Yol gösterici, blokajları kaldırabilecek, nasıl gidiyorum’un yolda kontrol edildiği, geribildirim sağlandığı mekanizmalar geliştirici oluyor.

 

Sosyal öğrenmenin diğer ipuçları ise bir başka yazının konusu olsun. Yukarıda bahsettiğim 4 aşamalı öğrenme döngüsü için daha fazla bilgi için de 4MAT webistesine göz atabilirsiniz.