Yeni medya ve yeni medya okur yazarlığı, dijital yurttaşlık, toplumsal hareketler ve iletişim gibi konularda çalışmaları olan ve yine bu alanlarda İstanbul Şehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde dersler veren sevgili Aslı Telli Aydemir‘e ayırdım bu yazıyı.
Tanışmamız, dijital öğrenme ile ilgili bir proje vesilesiyle olmuştu. Kendisi, uzaktan öğrenme ve dinamikleri ile de yakından ilgileniyor ve inanıyorum ki; eğitimde atmamız gereken “dijital adımlar”ın daha fazla hız kazanması için akademik dünyanın ilham alması gereken biri Aslı Hocam. Bence dönüşüm ve gelişim, taşın altına elimizi sokmakla mümkün olacak ve Aslı Hoca’nın gerçekleştirdiği çalışmalar da bunlara birer örnek oluşturuyor.

Daha önce gerçekleşmiş olan Medya Okulu konuşmacılarından da olan Aslı Telli Aydemir’in dijitalleşen çağda “Neden Hepimiz Yayıncıyız?” adlı konuşmasında; açık, özgür, katılımcı ve etkileşimli Web 2.0 araçlarının aslında hepimizi nasıl birer yayıncı yaptığını ve yapabileceğini görüyoruz. Hem yazılı hem de görüntülü yeni medya araçlarının dijital öğrenme kültürüne de etki ettiğini söylemek mümkün. Zira Aslı Hoca’nın bu sunumu esnasında kişisel yayıncılık için önerdiği araçların birçoğu benim de şahsen kullandığım ve esasında eğitimcilerin de katılımcı-etkileşimli öğrenmeyi destekleme amaçlı kullanabileceği araçlar. Birkaç örnek:
İşbirliğine dayalı, online beyin fırtınaları için Simplemind gibi araçlar. (Bir benzeri de Bubbl.us)
Web ve mobil tabanlı çalışan, yazılı veya görsel notlarınızı tutabileceğiniz, etkiletleme ile kolayca istediğiniz içeriği arama ve içeriklerinizi paylaşma ve sunma özelliğiyle alternatif bir dijital portfolyo aracı olabilecek Evernote.
İlginizi çeken online içerikleri birarada toplayıp sosyal ağlarda paylaşabileceğiniz Scoop.it 
Açık kaynak, işbirliğine dayalı yazı yazma aracı Etherpad. Bu ve bunun gibi araçları (wiki de bir benzeri), öğrencilerinizin ortak yürüttüğü projelerde kullanabilirsiniz.
Konuşmanın tamamı için:

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=da7ncupINCI]

Bir akademisyen gözünden de, Türkiye’deki dijital öğrenme kültürünü nasıl değerlendirdiğini merak ettim ve aşağıda da yönelttiğim sorulara aldığım cevapları görebilirsiniz.
1. Dijital öğrenme, dünyada geldiği duruma kıyasla sizce Türkiye’de ne durumda? 
Dijital öğrenme kavramının Türkiye’de henüz tam olarak farkında olduğumuzu düşünmüyorum. Hatta hala eğitim-öğretim-öğrenme kavramlarının kafalarda karışık yapılanmalara neden olduğunu iddia edebilirim. Geçenlerde algısına güvendiğim bir gruba ‘disruptive öğrenme teknikleri’ üzerine birkaç vaka sundum. Önce algılamak istemediler, sonra durumun farkına vardılar, birkaç şüpheci sorunun ardından, deyim yerindeyse “çil yavrusu gibi dağılarak” salondan ayrıldılar. Baştan beri bu havuzun içinde olmayan, sürekli bir can simidi desteğine ihtiyaç duyuyor galiba…
2. Dijital öğrenmenin Türkiye’de daha çok gelişmesi için neler yapılabilir? 
Öncelikle meslektaşlarımın daha esnek düşünmeye başlamasını, gazetecilerin yeni tekniklere, melez (hybrid) öğrenmeye kucak açmasını gerekli görüyorum. Kurumların zihniyet haritasının yeniden kurgulanması süreci ancak bundan sonra gerçekleşir. Dersini kaybedeceğini düşünen, yerine tekno-pragmatik aklın oturacağını sanan öğretmen treni kaçırmak üzere. Ancak bunun farkında değil henüz…Tersi örneklerin çoğalması, online öğrenme platformlarının çoğalması, bu alanda verilen destek ve fonların artmasıyla mümkün. TÜBİTAK girişim olarak görüyorsa devamı hızla gelecektir.
3. Sizce yüksek öğrenim kurumlarında dijital öğrenme konusunda olumlu gelişmeler oluyor mu? Daha çok ne yapılabilir ve ne tür işbirlikleri gerekli?
Bu konuda ufak kıpırtılar var ancak daha özerk, özgür ve hatta açık projelerin anlamlı olduğunu ve artı değer oluşturacağını düşünüyorum. Khan Academy, başlangıç hikayesi ve devamında gelen serüveniyle gördüğüm en iyi örnek. Kurumsal farkındalık oluştuğunda genelde gecikilmiş oluyor Türkiye’de. Yüksek öğrenim kurumlarının adlandırılmasında sorun var; bu hareketin dışardan, çevrimiçi, dağıtık ve gayrimerkeziyetçi ilerleyebileceğini samimiyetle savunuyorum. Şu ana kadar oluşan odakların da doğru hedeflerden ilerlediğini düşünüyorum.
4. Şimdi “mükemmel bir dijital öğrenme” ortamı hayal edip bunu tarif eder misiniz?
Tamamen kitle kaynaklı, istenen her dilde içerik sunan, transmedya olanaklarının sonuna kadar zorlandığı, merak edilen en olmadık meselelerin yıldız alıp yürüdüğü, spesifik-niche ilgi alanlarının teşvik edildiği, yaş, milliyet, coğrafya, akademik derece gibi kriterlerin engel teşkil etmediği yüksek server olanaklarına sahip bir e-öğrenme cennet-gezegeni…
Aslı Telli Aydemir’i sosyal medyadan da takip edebilirsiniz: