Yeni akademik yılın hazırlıkları birçok K-12 okulunda başladı bile. Ve bu dönem, henüz denemeyenler varsa Web 2.0 araçlarını müfredata nasıl entegre edeceğimizi düşünmek ve süreci planlamak için oldukça iyi bir zaman. Peki, Web 2.0 olarak adlandırdığımız bloglar, wikiler, Youtube ve Twitter gibi araçları sadece popüler oldukları ve öğrencilerin ilgisini çektikleri için mi kullanalım, yoksa gerçekten bu araçların öğrenme üzerinde ölçülebilir bir etkisi var mı?
Bu soruyu cevaplamaya çalışmış birçok araştırma var elbette. Ve hepsi de şu ifadelerle başlar: Web 2.0 araçları, Web 1.0 olarak adlandırılan statik websiteleri gibi online araçlardan farklıdır, çünkü Web 1.0 araçlarında kullanıcı yalnızca okuyan ve tüketen pozisyonundayken, blog benzeri Web 2.0 araçları katılımcı ve işbirlikçi oldukları için bunları kullanan kişiler aynı zamanda üreten pozisyonundadırlar. Aslında buna en basit örnek, “kolektif akıl” sağlanabilen, içeriğin kolaboratif bir şekilde oluşturulduğu Wikipedia’dır.
Bu araçların eğitim ve öğretim aktiviteleriyle ilişkisi nedir diye sorduğumuzda araştırmalar şu sonuçlara dikkat çekiyor:
Web 2.0;
- daha fazla kişiselleştirilmiş,
- öğrenci ve öğretmen arasında daha fazla diyalogun yaşanabildiği,
- hem öğrenci hem de öğretmen tarafından çift taraflı bilgi paylaşımının yaşanabileceği,
- öğrenenler arasında komünite bilincinin oluşturulabileceği öğrenme ortamları yaratılmasını sağlar (Conole, 2004).
Tüm bunlar sayesinde de, öğrenci alışılagelmiş pasif dinleyici rolden çıkarak, kendi öğrenme süreciyle ilgili kararlar alabilen, üreten ve paylaşan rolüne girer. Tabi tüm bunlar iyi bir planlama süreci ve tutarlı bir entegrasyonla mümkün olabilmekte. Bu süreci planlayabilmemiz için, bir Web aracının hem öğretmene hem de öğrenciye gözle görülür nasıl bir yarar sağlayacağını biliyor olmamız gerekir.
Bu amaçla; bu blog serisinde, işlevleriyle birlikte tanıtmak istediğim araç, K-12 öğretmenlerinin öğrencileri için bireysel blog alanları açabileceği, güvenli ve kullanımı oldukça basit bir blog sitesi olan Kidblog. Bloglar, yıllardır birçok eğitmen tarafından zaten kullanıldığı için, bu seride Kidblog’un daha farklı nasıl kullanılabileceğini anlatan noktalara değineceğim. Bunlardan birincisi dijital portfolya oluşturma.
Portfolyo, bilindiği gibi öğrencinin süreç içinde gelişimini gösteren, öğrenci tarafından organize edilen, o dersle ilgili tüm çalışmaların bulunduğu ve öğrencinin isterse başkalarıyla paylaşabildiği kişisel öğrenme dosyasıdır. Sene sonu verilen notların tersine, formative değerlendirme dediğimiz süreç değerlendirmesi için çok önemlidir. Öğrenciye çalışmalarını sahiplenme duygusu katar. Öğrenci kişiselleştirilmiş bir alana sahip olduğunu bildiği için daha fazla motive olur.
E-portfolyo alanında fazlaca çalışması bulunan Dr. Helen Berret, bu uygulamayı çok iyi özetliyor: “A portfolio that is truly a story of learning is OWNED by the learner, structured by the learner, and told in the learner’s own VOICE.”
Temelde aynı fikirle, bu portfolyaların dijital ortamlara da taşınabildiğini düşünürsek, Kidblog oldukça kullanışlı bir araç. Aşağıdaki ekran resminden görülebildiği gibi, öğretmen tarafından yaratılabilen kategoriler sayesinde öğrenci yazdığı her bir blog postunu ilgili klasöre kolayca yerleştirerek çalışmalarını organize edebiliyor. Geçen sene birlikte çalıştığım 4. sınıf öğrencilerimin kolaylıkla adapte olup uygulayabildikleri bir kullanım oldu. Her bir kategoriye girildiğinde, o alanda o güne kadar yazılmış her yazı görülebiliyor ve öğrenci o alanda kendi gelişimini kolaylıkla takip edebiliyor.
Diğer bir güzel tarafı da “My Best Work” adlı bir kategori açarak, öğrencinin en iyi olduğunu düşündüğü çalışmalarını bir araya toplayarak çalışmalarıyla ilgili iyi hissetmelerini sağlamak, daha da iyisini yapabilmeleri için motivasyon kaynağı yaratmak. Burada en önemli nokta, tüm bu kategorizasyon sürecinin öğrenci tarafından organize edilmesi.
Öğrenci, yazısını yazdıktan sonra, ilgili kategoriyi buradan tikleyebiliyor. Aynı zamanda yazdığı yazıyla ilgili uygun gördüğü tagleri bulup yazısına ekleyebiliyor.
Öğrenciler tarafından en çok tercih edilen tagler, anasayfada yandaki gibi daha büyük görünüyor. Böylece, öğrenciler blogda hangi temaların öne çıktığını görüyor, kelimelerin üzerine tıklandıklarında ise ilgili kelimeyle taglenmiş tüm yazıları görebiliyorlar. 4. sınıf öğrencilerimle en çok kullandığımız tag, fun olmuş. 🙂
Pedagojik anlamdaki tüm olumlu etkilerinin yanında, öğretmeni ve öğrenciyi tonlarca kağıttan kurtarıp zaman ve enerji kazandırdığını da ekleyelim.
Bir sonraki yazıda, Kidblog’da ters yüz edilmiş öğrenme (flipped classroom) nasıl sağlanır konusuna değineceğim.
Kaynak:
Conole G., Dyke M., Oliver M., Seale J. (2004). Mapping pedagogy and tools for effective learning design. Computers and Education, 43, 17-33
Öğrenme beyinde başlar,beyinde sonlanır. Bilişsel beceriler teknolojinin sunduklarını tam,doğru,kolay ,hızlı anlama yetkinliğinde işletilemiyorsa teknoloji öğrenmeyi verimli kılamaz.Bilişsel beceriler yeterli işlerlik düzeyinde değilse , öğrenme süreçleri stres ve isteksizlik doğurur. Teknoloji işe yaramaz.Öğrenmeyi emsaller arasında yarış haline getirmek ve bu yarıştan oyundan alınan hazzın alınması sağlandığında teknoloji işlevsel olur. Görsel soruları beş on kişinin aynı anda yarışabildiği, cevap sürelerinin ve doğru cevap sayılarının anında belirlendiği ve ekrana yansıtılabildiği yazılımlar konusunda bilgisi olanlarla işbirliği yapılarak çok önemli gelişmeler sağlanabilir.Dünya MARKASI olunabilir.
Selam,sevgi ve saygılar.